Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İhsan Ünlü

DAHA NE YAPSIN ALLAH!

“Köyde herkes tarafından çok sevilen bir adam varmış. Fakat kader ve dua anlayışı biraz farklıymış.

Bir gün yaşadığı köyde sel felaketi yaşanmış. Herkes köyü terk ediyormuş. Ama bu adam yerinden kımıldamıyormuş. Sonunda en yakın arkadaşı arabasını evinin önüne çekerek kendisine seslenmiş; “Haydi arabaya atla, köyde kimse kalmadı, barajın kapakları patladı ve büyük sel olacak haydi gel” demiş. Ama adam “Allah beni kurtarır sen git” demiş.

Sonra sular artmaya başlamış lakin adam yardıma gelen bir kayığı ve onun ardından gelen başka bir kayığı da reddetmiş. Yine “Allah beni kurtarır” diyerek istememiş.

Sular o kadar artmıştı ki, evin bacasına çıkmış ve yardıma gelen bir helikopteri de aynı şekilde geri çevirmiş. Sonra da boğularak ölmüş.

Adam, Allah’ın huzuruna varınca merakla sormuş;

 “Allah’ım sana çok güvenmiştim; niçin dualarımı kabul edip beni kurtarmadın?” demiş.
Karşılığında şu cevap gelmiş:

“Denedim hem de çok denedim ey kulum! önce sana arabasıyla komşunu gönderdim.

Sonra bir kayık ve ardından bir başka kayık daha gönderdim. Ama sen kabul etmedin. En sonunda helikopter gönderdim ama onu da kabul etmedin. Daha ne yapayım?”

Önce 1939 Büyük Erzincan Depremi.

Ardından yine 1992 Erzincan Depremi.

1999 Gölcük Merkezli Marmara Depremi.

Arada Elazığ ve İzmir Depremleri.

Ve son asrın büyük felaketi olarak gösterilen Güneydoğu Depremi.

Her biri uyarı niteliğinde ibretlik depremler.

Yitirilen binlerce can, sakat kalan binlerce insan, gözü yaşlı dul ve yetimler, milyarlarca liralık maddi zarar…

Çıkarılmayan dersler sonucunda tekrar ödenmek zorunda kalınan büyük faturalar maalesef.

İşin garip tarafı faturayı kadere dolayısıyla Allah’a kesmeye çalışan tuhaf bir zihniyet!

Halbuki Allah defalarca ikaz etmiş, unutkan kullarının dikkatini bu yöne çekmişti.

O, asırlar öncesinden kullarını, yaptıkları işleri sağlam yapmaları konusunda uyarırken böyle yapan kullarını sevdiğini ve ödüllendireceğini deklare etti:

“Erkek olsun kadın olsun, kim inanmış bir insan olarak dünya ve âhirete (yönelik) doğru ve yararlı işler yaparsa kesinlikle ona güzel bir hayat yaşatacağız ve böylelerinin ecirlerini de muhakkak surette yapmış olduklarının daha güzeliyle vereceğiz.” (Nahl-97)

Kur’an’da defalarca yerde geçen merhametini öne çıkaran Yüce Allah kullarına asla zulmetmeyeceğini bildirdi:

“Senin Rabbin, halkı işlerini iyi ve doğru yapan ülkeleri, zalimlik yapıp helak etmez” (Hûd-117).

Başına bir felaket ve kötülük geldiği zaman faturayı Allah’a kesen insanoğlu, kendi kusur ve eksiklerini görmezden geliyordu:

“Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir…”(Nisa-79)

Kaderi havaleci bir anlayışla farklı adreslerde arayan insana Allah, kaderinin kendi çabası ve sorumluluğu çerçevesine çizildiğini hatırlatıyordu:

“Her insanın sorumluluğunu omuzuna yükledik. Kıyamet gününde insana, açılmış vaziyette önüne konulacak olan bir kitap çıkaracağız.” (İsra-13)

O’nun kutlu elçisi, tevekkülü tarif ederken “deveni sağlam kazığa bağla sonra Allah’a tevekkül et!” diyerek Müslümanları sorumlu davranmaya davet ediyordu.

Neticede insan, aklıselimle hareket ederek göz göre göre uçuruma gitmek yerine tedbir alarak Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçacaktı.

Tedbir-i hasene ile Cenab-ı Hakk’ın hüsn-ü takdirine ermek dileğiyle..

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER