20 Kasım Dünya Çocuk Hakları gününde açıklamada bulunan Erzincan Barosu başkanı Av. Adem Atürk açıklamasında; Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 20 Kasım 1959’da Çocuk Hakları Bildirgesi’ni, 20 Kasım 1989’da Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi kabul etmiştir.
Sözleşmenin kabul tarihi olan 20 Kasım günü tüm dünyada “Çocuk Hakları Günü” olarak kutlanmaktadır. Türkiye’nin 14 Ekim 1990 yılında imzaladığı BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 27 Ocak 1995 yılında yürürlüğe girmiştir. Dünya çapında en geniş katılımlı olan sözleşmede, çocuk hakları kapsamlı bir şekilde koruma altına alınmıştır. Sözleşmenin temel ilkelerinde; çocukların nerede doğduklarına, kim olduklarına, cinsiyetlerine, dinlerine ya da sosyal kökenlerine bakılmaksızın çocuğun üstün yararının gözetilmesi, yaşama, gelişme ve çocuk katılımının sağlanması amaçlanmıştır.
Dünyada devam eden savaşlardan, yaşanan göçlerden ve artarak devam eden ekonomik sorunlardan en çok etkilenen dezavantajlı grup çocuklardır. Başta devletler olmak üzere herkesin çocukları korumak için üzerine düşen sorumluluğu yapması adına, Dünya Çocuk Hakları Günü’nün hatırlanması daha da önem kazanmaktadır. Bugünkü “Dünya Çocuk Hakları Günü” ise ayrı bir öneme sahip olup İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarda çocukları kasıtlı hedef almasını, saldırılarını dünya kamuoyun gözleri önünde ısrarla sürdürmesini ve uluslararası toplumun da katliamlar karşısındaki sessizliğini kabul etmiyoruz. Uluslararası toplumun sesiz kaldığı bu saldırılarda 5 bin500 çocuk yaşamını yitirmiştir. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi savaş zamanlarında çocuklara yönelik 6 ağır ihlalden bahsetmekle birlikte; İsrail’in bu ihlallerden 3’ünü, ‘Çocukların öldürülmesi ve sakat bırakılması, okullara veya hastanelere saldırılar ve çocukların insani yardıma erişiminin engellenmesi’ olan ihlalleri Gazze’de kasıtlı ve sistematik bir şekilde sürdürmektedir.
Gazze nüfusunun yüzde 50’sinden fazlasının çocuk olduğu nüfus verilerine göre bilinmektedir. İsrail’in çoğu çocuk olmak üzere korunan sivilleri, hastaneleri, ambulansları, okulları, fırınları, gıda depoları ve su rezervlerini sistematik olarak hedef alması, insanların Gazze Şeridi’ni terk etmesi için kasıtlı aç bırakma politikasından en çok etkilenen grup da çocuklardır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi ve sözleşmesine rağmen, başta
BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) olmak üzere, BM’nin diğer organları Gazze’de yaşayan çocukları koruma sorumluluğunu yerine getirememektedir. BM, savaş ve silahlı çatışmalarda çocuk haklarını ihlal eden ülkelere ilişkin hazırladığı listeye İsrail’i dâhil etmeyi reddetmiştir.
“BM’nin çatışmalarda çocuk haklarını ihlal eden ülkelere ilişkin yıllık kara listesinde İsrail’in hala yer almaması tam anlamıyla çocuk hakları bildirgesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırılık taşımaktadır. BM’nin Gazzeli ve Filistinli çocukları, dünyadaki diğer çocuklar gibi koruma sorumluluğu konusundaki başarısızlığı ve isteksizliğini kınıyor, BM ve bağlı organı UNICEF ’i görevlerini yerine getirmeye davet ediyoruz” ifadelerine yer verdi.