Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Şevki Akdağ

Stratejinin Derinliği mi? Derinliğin Stratejisi mi?

Sevgili okurlarım her ne kadar stratejik derinlik söylemi ülkemizin son yirmi yılında olumlu izlenimler bırakmasa da sanırım zamanla bu konuda siyasetçilerimiz kendilerini geliştirdi. Olaylara farklı açılardan bakma becerisi kazandı devlet yönetiminde  hamasetin yerinin olmadığı görüldü. Bu konuda derin stratejik gelişmelerin mimarı Sn. Ahmet DAVUTOĞLU strateji işini tek başına yüklenme hevesinden vazgeçip altılı masa etrafında oluşan yeni stratejiye ortak olarak günahlarını hafifletmeye çalışıyor. Bu stratejik derinlik ile derinliğin stratejisi arasındaki rekabet aslında bu günlerde seçim sathında daha iyi hissedilmektedir. Aslında bu günlerde en çok merak edilen konuların başında ise çok uzun zamandır masanın her iki tarafında bloklaşma devam ederken masanın ortasında oturan devlet kiminle devam edeceğine karar verebilecek mi? Yoksa kervan yolda dizilir misali bekleyecek mi? Hepimiz bu sorunun asıl cevabını sandıklar açıldıktan hemen sonra mı göreceğiz yoksa belli bir süre şaşkınlık devam edecek mi? Şaşkınlık belli bir süre alacağa benzese de Mayıs ayının sonuna doğru asıl tabloyu görmüş olacağız. Ancak hepimiz biliyoruz ki gelişen ittifak modelleri çok da liderlerin inisiyatifi doğrultusunda gelişmiyor. Çok fazla müzakere yürüterek Ortak metinler mutabakatına imza atan ve halkımız tarafında Altılı Masa olarak tanımlanan Millet ittifakı aslında tabanda çok daha fazla rağbet görmüşe benziyor. Bu yönelimin temel sebeplerinden biri Suriye merkezli orta doğu politikaları, yaşanan yoğun yabancı göç  ve bu göçmen krizinin de derinleştirdiği ekonomik yük, pandemi döneminde yaşanan sürecin psikolojik etkisini atlatamamış ülke insanını sarsan deprem felaketi, ayrıca uzun süredir gündemi meşgul eden  atamalardaki usulsüzlük ve yolsuzluklardır. Tüm yaşanan bu olumsuzluklar belirli kadrolara mahkum olmuş muhalefetinde gündemini değiştirmek zorunda kalmasını sağladı. Muhalefet kurtuluşun ve kuruluşun felsefesini yeniden keşfetti. Millet ittifakı yarım kalmış sekteye uğramış ulus devlet modelini inşa etme sürecini sil baştan yaratacağa benziyor. Kodlarını kuruluş felsefesinde alan derinliğin stratejisi ile hareket ederken onu da aşan bir stratejinin derinliğine evrildiği görülüyor. Bu evrilme bürokraside derin endişe yarattığı için düzenin değişmesini isteyen ancak bu değişikliğin korkusunu yaşayan insanları arafta bırakmışa benziyor. Bununla ilgili bürokrasiyi rahatlatacak hamleler seçim sonuçları konusunda belirleyici olacaktır. Çünkü geniş tabanlı bir halk koalisyonuna ihtiyaç duyan ülkemiz bürokratik hamle ile yönünü çok daha rahat tayin edeceğe benziyor. Anlaşılan o ki Millet masası büyümeye devam ediyor. Bu büyüme  hamlelerinden birisi de Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa SARIGÜL’ÜN memleketi Erzincan’dan aday olmasıyla gün yüzüne çıkmış oldu.
Altılı masan stratejistlerinin başka bir kurgusunun kodlarını da ittifakın milletvekili aday listesinde görmek mümkün. CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU Cumhurbaşkanı İYİ Parti Genel Başkanı Meral AKŞENER ise seçim sonrası ortaya çıkacak güçlü merkez sağ partinin Genel Başkanı ve aynı zamanda “Güçlü Parlamenter Sistemin” ilk başbakanı olacak gibi gözüküyor. Sonrasında aynı siyasi partiden ortaya çıkacak iki genel başkan şimdi meydanlarda boy gösteriyor. Bir dönemin önemli siyasi figürleri olan Karaoğlan(İmamoğlu) ve Demirel(Yavaş) yeniden siyaset sahnesinde farklı kişilerde vücut bulmaya başladı bile.
Masanın diğer tarafında bulunan Cumhur ittifakı her ne kadar yılların vermiş olduğu mental yorgunluğu yaşasa da mücadeleyi kolay kolay bırakmayacağa benziyor. Hakemlik görevini yapacak olan milli iradenin asıl sahibi olan milletimizin önüne gitmeden devletin bütün  olanaklarını kullanacağı çok açık.
Asıl ilginç olan ise masanın üçüncü tarafı olan ve ortada oturan devletin tüm dikkatini verdiği ve reflekslerini ölçtüğü Yeşil Sol Blok diğer bir alternatif olarak mecliste önemli bir güç elde edeceğe benziyor. Bu hareket büyük kentlerde var olan düzenin değişimini arzu eden genç seçmeni heyecanlandırıyor. Çünkü genç seçmen değişim istiyor. TBMM de daha çok kadın daha çok genç istiyor.
“Sana Söz Baharlar Gelecek “ sloganı ile yeni söylem ve vaatlerde bulunan Millet İttifakı bileşenleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde baharı getireceğe benziyor. Çünkü iktidarın getirmiş olduğu seçim yasasındaki değişiklik ile iktidarın tarlasına bir çok farklı çiçek tohumu attı. Bu tohumlar yeşerirse mecliste çok çeşitli siyasi görüşler ve renkli simalar milletimizin beğenisine sunulmuş olacak. İşleyiş açısından uzun süredir engellenen çok partili meclis modeli bu sayede sağlanmış olacak.
İktidar bu yasal düzenlemeyi gerçekleştirirken neler düşündüğünü bilemeyiz ancak sonuç itibariyle demokrasimiz adına olumlu sonuçları olacaktır. Çünkü siyasi yelpazedeki çeşitlilik temsiliyet kabiliyetini artırırken meclisteki yeni ve genç simalar siyasete hareketlilik ve yenileşmeyi sağlayacaktır. Demokrasi dediğimizde tamda bu, farklı fikirlerin biraradalığı. Değişim insanları tedirgin etmek ve korkutmak gibi bir özelliğe sahiptir. 
Tüm bu stratejiler iç dinamikler kadar dış dinamikler tarafından da  şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Peki  kimler bunlar özellikle Almanya Liderliğinde AB, ABD-İngiltere, Rusya, Çin, Hindistan, İsrail ve Arap Dünyası’dır. 
Tam bağımsız ve Özgür bir Türkiye özlemi ve temsilde adaletin sağlanacağı ümidiyle…

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER