Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Hem psikolojimiz hem de psikologlar alarm veriyor!

Türk Psikologlar Derneği (TPD) 10 Mayıs Psikologlar Günü’nde psikolojik sağlık alanında on yıllardır dile getirdikleri ama bir türlü duyulmayan taleplerini bir kez daha açıkladılar.

Türk Psikologlar Derneği (TPD) 10 Mayıs Psikologlar Günü’nde psikolojik sağlık

Konu ile ilgili paylaşımda bulunan Türk psikologlar derneği Erzincan il temsilcisi, Niva psikoloji danışmanlık merkezinin kurucusu Uzman psikolog Seda Başgöze paylaşımında; Türk Psikologlar Derneği (TPD) 10 Mayıs Psikologlar Günü’nde psikolojik sağlık alanında on yıllardır dile getirdikleri ama bir türlü duyulmayan taleplerini bir kez daha açıkladılar. Ankara’daki Genel Merkezi, İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya, Eskişehir ve Samsun şubeleri ve 29 ildeki temsilcilikleri, 15.199 üyesi ve 50 yıla yaklaşan deneyimi ile Türkiye’de psikoloji alanının en köklü kuruluşu olan TPD meslektaşlarının çözüm bekleyen sorunlarının bir çığ gibi büyüdüğünü ve artık herkesin psikolojik sağlığı, esenliği için risk yaratır duruma geldiğini belirtiyor. TPD’ ye göre Türkiye’de psikologların önünde mesleklerini tam anlamıyla yerine getirme ve toplumun ihtiyaçlarına yanıt verme noktasında ciddi engeller var.

DEVLET PSİKOLOGLARA OLAN İHTİYACI ARTIK GÖRMELİ

TPD, Türkiye’de hali hazırda 150 bine yakın psikolog bulunduğunu ve sayısı katlanarak artan bu donanımlı psikologların büyük bir kısmının işsiz kaldığını veya asgari ücret düzeyinde maaşlara çalıştığını belirtiyor.

TPD Başkanı Prof. Gökhan Malkoç, “Ülkemiz bir afetten diğerine, bir toplumsal krizden diğerine yaralarını saramadan koşarken psikologlara büyük görevler düşüyor. Bu desteği gönüllü olarak vermeye çalışıyoruzdiyor, son olarak 6 Şubat Depremi’nde kendi buldukları kaynaklarla 1,5 yılı aşkın süre ile 1000’e yakın psikologu deprem bölgesinde seferber ettiklerini ve 26.168’den fazla deprem mağduruna psiko-sosyal destek verdiklerini hatırlatıyor ve ekliyor:Bu gönüllü desteğin doğal sınırları var. Devlet psikologlara olan bu ihtiyacı artık görmeli ve kadro atamalarında psikologlara akıl dışı kontenjanlar vermekten vazgeçmeli. Sağlık Bakanlığı tarafından son açıklanan 15 binden fazla kadro içinde sadece 30 psikolog kadrosu var. Bu en hafif tabirle ciddiyetsizliktir.”

TPD Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016 verilerine göre her 100 bin kişiye Arjantin’de 222 psikolog düştüğüne, Türkiye’de ise -net veriler olmamakla birlikte- 100 bin kişiye 10-30 arası düzeyde psikolog düştüğüne dikkat çekiyor. Toplumsal şiddetten madde bağımlılığına, polis intiharlarından genç intiharlarına, çocuk istismarından kadın cinayetlerine, depremlerden yangınlara her alanda psikolog ihtiyacı yakıcı hale gelmişken Sağlık, Aile ve Sosyal Hizmetler, Adalet, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlıklarına ve Emniyet Teşkilatına yapılacak psikolog atama sayılarının acilen ve önemli ölçüde artırılmasını talep ediyor.

YASAL BOŞLUKLAR HASTA HAKLARI AÇISINDAN CİDDİ RİSK

TPD’nin dile getirdiği en önemli sorunlardan biri de psikolojik sağlık alanının yasal tanımdan ve korumadan yoksun olması. TPD Avrupa ülkelerinden Asya’ya, ABD’den Ortadoğu’ya kadar dünyanın hemen her ülkesinde Ruh Sağlığı Yasaları ve Psikolog Meslek Yasalarının var olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye’de ise psikologların, 40 yılı aşkın süredir mesleklerini, görev alanlarını ve etik sınırları tanımlayan bir meslek yasası için mücadele ettiklerini hatırlatıyor.

Prof. Malkoç Ülkemizde kapsayıcı, bilimsel bir yasanın yokluğu, psikolojik hizmetleri hukuksal açıdan sorunlu bir noktaya itmekte. Psikologlar için büyük hak kayıpları ortaya çıkmakta. Var olan yasal boşluklar hasta hakları açısından ciddi riskleri beraberinde getirmekte. TPD olarak acil ve öncelikli talebimiz, psikolojinin evrensel etik standartlarına uygun bir meslek yasasının bir an önce hazırlanması ve yürürlüğe girmesidir” diyor. TPD’ ye göre, Sağlık Bakanlığı’nın yakın zamanda yayınladığı, sağlık alanında çalışan çeşitli meslek mensuplarının “serbest çalışma koşulları”nı düzenleyen Yönetmelik psikolojik hizmetlerin güvencesini ve denetimini sağlamaya yönelik bir adım oldu ancak meslek yasasının yokluğunda var olan sorunlara yama olmaktan öteye gitmedi. Bu yönetmelik öncelikle klinik psikologları kapsıyor, diplomasında “Klinik Psikoloji” ifadesi yer almasa da eşdeğer içerikte yüksek lisans yapmış uzmanların, kamuda veya özel kurumlarda uzun yıllardır sağlık hizmeti sunmuş deneyimli psikologların ve travma psikolojisi, bağımlılık psikolojisi gibi sağlık temelli yüksek lisans programlarından mezun uzman psikologların, yani birçok yetkin meslek mensubunun serbest çalışma hakkına erişimini engelliyor. Ayrıca Yönetmelik, 4 yıllık lisans eğitimi almış psikologların yalnızca klinik psikolog yanında çalışabileceğini öngörüyor. TPD, aynı statüdeki psikologların kamu kurumlarında klinik psikolog olmadan da sağlık hizmeti sunabildiğine dikkat çekiyor. Lisans mezunu psikologların yetki alanları belirlenerek kendi donanımları çerçevesinde serbest çalışma hakkına kavuşması gerekmekte. Yönetmelikle birlikte bu kısıtlamanın getirilmesinin insanların psikolojik desteğe ulaşmasını engelleyecek bir çelişki olduğunu belirtiyor. En önemlisi, yeni Yönetmelik 1928 yılından kalma Tababet Kanunu’ndan bu yana süregelen bir soruna çözüm getirmiyor. Bu sorun da klinik psikologların tanılı hastalarla yalnızca hekim ünvanına sahip biri, yani bir psikiyatr tarafından konulan tanı ve tedavi planı doğrultusunda çalışmalarını öngören yasa maddesi.

Prof. Malkoç bu sınırlamayı değerlendirirken Bu yaklaşım çağın çok gerisinde kaldı. Klinik psikologlar, eğitimleri ve etik yükümlülükleri gereği kendi mesleki değerlendirmeleriyle terapi planlaması yapma yetkinliğine sahipler, dünyadaki çağdaş uygulamalar da bu yöndedir. Bu sınırlama, hizmet verimliliğini ve hastanın hizmete erişimini olumsuz etkiliyor. Ancak klinik psikologların hekim reçetesine bağlı kalmaksızın terapi planlaması yapabileceğini bir türlü yetkililere anlatamıyoruz” diyor.

 NİTELİKLİ PSİKOLOJİ EĞİTİMİ “NEREDEYSE” İMKANSIZ

Türk üniversitelerinde 166 Psikoloji bölümü bulunuyor, bu bölümler her yıl yaklaşık 13.000 yeni mezun veriyorlar. Ancak TPD’ ye göre hızla artan psikoloji bölümleri ve kontenjanları, nitelikli psikoloji eğitimini imkansızlaştırmış durumda. TPD, yurtdışında 3-4 öğretim üyesi psikolojinin herhangi bir anabilim dalı için bile yeterli bulunmazken, ülkemizde 3-4 hocayla çok sayıda anabilim dalına sahip psikoloji bölümleri açıldığına dikkat çekiyor. Özellikle klinik alanda uzmanlaşmak isteyen psikologlar için devlet üniversitelerindeki klinik psikoloji yüksek lisans programları sınırlı kontenjanlarla açılmakta, çünkü devlet üniversitelerinde akademik kadro sayıları çok yetersiz. Kâr odaklı sistem, psikoloji lisans mezunlarını, özel üniversitelerde astronomik ücretlere ulaşan lisansüstü programlara mahkûm ediyor.

Prof. Malkoç Lisans ve Lisansüstü Eğitimlerde nitelik sorunları ve bu eğitimlere erişim engelleri sadece öğrencilerimizin değil, tüm psikoloji camiasının ve dolayısıyla bir halk sağlığı sorunudur. Ancak YÖK psikoloji camiasının sesine kulaklarını tıkamış, onlarca yıldır psikologların haklarını ve halk sağlığını korumak yerine sistemin çıkarlarını koruyan bir tutum sergilemiştir” diye vurguluyor.

PSİKOLOJİK SAĞLIK ALANINA YATIRIMIN KARŞILIĞININ SAĞLIKLI VE ÜRETKEN TOPLUMDUR

Türk Psikologlar Derneği toplumun nitelikli psikolojik hizmetlere kolayca ulaşabilmesi için yıllardır bilimsel zeminde dayanışma ile mücadele ediyor, Bakanlıklar ve YÖK gibi kurumlar nezdinde girişimlerini sürdürüyor. 10 Mayıs Psikologlar Günü vesilesiyle, bu mücadelenin sadece psikologlar için verilmediğini, tüm toplumun esenliğini hedeflediğini, psikolojik sağlık alanına yapılan her yatırımın karşılığının sağlıklı ve üretken bir toplum olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Her düzeyde yetkilileri mesleğin temel sorunlarına kalıcı çözümler üretmeye, psikologlara yasal statü getirmeye, özlük haklarını tanımaya ve toplumun psikolojik sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmaya davet ediyor.

TPD: Dünya Sağlık Örgütü’ne her 100 bin kişiye Arjantin’de 222, Türkiye’de ise en iyimser hesapla 30 psikolog düşüyor. TPD Başkanı Prof. Gökhan Malkoç: “Yeni açılan 15.342 kadrodan sadece 30’u psikologlar için. Bu en hafif tabirle ciddiyetsizliktir!” “Meslek Yasası ve Ruh Sağlığı Yasası’nın olmamasının yarattığı yasal boşluklar hasta hakları açısından ciddi riskler yaratıyor.”

Haberler