Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Atatürk Parkının görülmeyen değerleri TÜBİTAK 2209-A öğrenci projeleri kapsamında desteklendi

Yürütücülüğünü Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümü dördüncü sınıf öğrencisi Kader Kuş’un, yardımcılığını Derya Demir’in yaptığı “Atatürk Parkının görülmeyen değerleri” TÜBİTAK 2209-A öğrenci projeleri kapsamında desteklendi.

Yürütücülüğünü Erzincan Binali Yıldırım

Projenin amacı ile ilgili bilgi veren Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümü dördüncü sınıf öğrencisi Kader Kuş; Atatürk Parkında gözle görülmeyen küçük ama yaptıkları biyolojik işler bakımından oldukça önemli olan akarların, bu alanda varlığının tespiti ve koruma bilincinin oluşturulmasıdır. Bu maksatla; parka gelen insanların belediyenin yapmış olduğu yerlerde değil de çimenli toprak üzerinde yaktıkları mangal ve semaverin toprağı yakması sonucu burada yaşayan akarları ve diğer canlıların yok olmaları hususunda halkı bilinçlendirerek yapılması gerekenler konusunda tavsiyelerde bulunmaktır.

Akarlar omurgasız hayvanlar içerisinde olup, dünyanın birçok bölgesinde, kutuplardan ekvatora, denizlerden yüksek dağlara kadar yayılış gösterebilmekte ve her türlü habitatta yaşayabilmektedir. Toprak mikroartropodlarının yüzde 40’ını akarlar oluşturur. Minarel topraklarda, yüzey ile 2-3 metre derinliğe kadar her yerde bulunabilmektedirler. Küçük boyutlu canlılar olmasına rağmen toprakta oldukça önemli işler gerçekleştirirler. Toprağı havalandırırlar, bozulmuş doku atığı ve mikroorganizmalarla beslenirler. Birçok grubu biyolojik mücadelede kullanılır. Çünkü ergin dönemde avcı iken larva dönemlerinde parazit olarak birçok hayvanın üreme potansiyelini düşürerek popülasyonlarının dengede kalmasını sağlar. Çevresel etkenlerden çok etkilenen bu küçük canlılar toprağın üst katmanlarında ki bitki örtüsünün yok olması veya yanmasından ayrıca insanların etkilerinden olumsuz etkilenip en yakın korunaklı alanları yaşam alanı olarak seçerler. Bu alanlar genellikle park ve bahçelerde ki çalı formunda ki bitkilerin alt kısımları ile ağaçların yaprak döküntüleridir.

Besin zincirine önemli olan akarlar ve bunun gibi dikkatimizi çekmeyen fakat canlılık için çok önemli olan tüm omurgasız hayvanların hayatlarını devam ettirmek için yaşam alanları olan toprağın insanlar tarafından koruması gerekmektedir. Besin zincirinde var olan tüm canlılar halkalar şeklinde birbirlerine bağlı olarak bir düzen kurmuşlardır. Bu halkalardan biri yok olursa denge bozulmaya başlar. Bu maksatla çimenli toprağın üzerinde mangal ve semaverin yakılmaması, bu canlıların korunmasında oldukça önemlidir. Her birey çevreye ve burada yaşayan her canlıya karşı sorumludur.

Toprakta, ağaçların dibinde veya gövdelerinde yaşayan bu küçük akarlar toplum tarafından bilinmediğinden yaşam alanları tahrip edilmektedir. Bunun sonucunda her geçen gün omurgasız hayvanların özellikle de akarların tür sayısını azaltmaktadır. Bu projenin sonucunda yapılan çalışmada toplamda 17 familya ya ait akar grubu teşhis edilmiş ve yüzde 90’ı bahsedilen korunaklı alanlardan gözlenmiştir.

Fotoğraflar da görüldüğü gibi her geçen gün çimenli topraklar yanmakta daha sonra çimen ekilse de toprak verimsizleşmedir. Bu olumsuzlukları düzenlemek için; semaver veya mangalların belediye tarafından ayrılan yerler haricinde yakılmasına izin verilmemesidir. Ayrıca, insan etkisinin çok olduğu bu alanlarda çalı formu bitkilerin daha fazla dikilerek korunması ve küçük canlıların yaşamasına fırsat verilmelidir.

Bu çalışmada, desteklerinden dolayı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) 2209-A teşekkür ederiz. Ayrıca projede danışmanlığımızı yapan Prof. Dr. Sevgi Sevsay’a ve Erzincan Belediyesi yetkililerine (Bşk. Yrd. Serkan Özger ve Park ve Bahçeler Md. Esra Sudaş) teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı.