Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Erzincan’da kışın habercisi kestaneciler ocaklarını yaktı

Erzincan’da havaların soğumasıyla beraber kış mevsimin habercisi olan kestaneciler ocaklarını yakarak kestane satışına başladılar.

Erzincan’da havaların soğumasıyla beraber

Erzincan’da yıllardır kış mevsiminin yaklaşmasıyla cadde ve sokak kenarlarında yerlerini alan kestaneciler satışlara başladı. Hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte ocaklarının başında yerlerini alan kestane satıcıları vatandaşlara hizmet vermeye devam ediyor. Erzincan’da yıllardır bir kültür haline gelen kestane tüketimi soğuk havalarda adeta vazgeçilmez oluyor. Soğuk havaların hissedilmesiyle satışlara başlayan kestaneciler, genellikle satışların akşamları fazla olduğunu belirterek, “Gündüzleri satış pek fazla olmaz. Ocaklarımız ikindiden sonra yanmaya başlar. Kış günlerinin yaklaşmasıyla birlikte tezgâhlarımızı açıyoruz” dedi.

Nostalji havasında

Çoğu yerde olduğu gibi Erzincan’da da kış ve soğuk denilince soba başında kestane pişirmek akla gelir. Keyifli günler Erzincan’da başladı. Kış mevsiminin habercisi diyebileceğimiz kestane Erzincan sokaklarında satılmaya başlandı. Özellikle akşam saatleriyle beraber serinleyen hava da vatandaşı ilgi gösterdiği kestaneler, nostalji havasında tüketiliyor.

Talep var

Dörtyol kavşağı ve sokakların kesişim yerlerinde faaliyet gösteren kestaneciler, havaların serinlemesiyle birlikte kestanenin da satışlarının başladığını belirttiler. Erzincan’da talep gördüğünü söyleyen kestane satıcıları, Erzincanlılar için sobada kestane kavurmanın ayrı bir öneme sahip olduğunu ancak evlerde eskisi gibi kestane yapılmadığını, bu yüzden de dışarıdan alınıp tüketilmenin fazla olduğunu ifade ettiler.

Geçen yıl 100 gramı 13 lira olan kestane bu sene 20 liradan satılıyor.

“Kışın vazgeçilmezi kestane kansere karşı koruyor”

Öte yandan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Sena Özkan, soğuk havaların sevilen yiyeceklerinden kestanenin tam bir şifa deposu olduğunu belirtti. Özkan, “Kestane tüketiminin kansere karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Ayrıca kan basıncını düzenler ve bireyi kalp ve damar hastalıklarından korur. Kalsiyum, magnezyum, manganez, fosfor, çinko ve potasyum gibi mineraller bakımından da zengin bir içeriğe sahiptir” dedi.

Kolesterolü düşürüyor

Kış aylarının vazgeçilmezi şifa deposu kestanenin kansere karşı koruduğunu ve demir, kalsiyum, magnezyum, manganez, fosfor, çinko ve potasyum gibi mineraller bakımından da zengin bir içeriğe sahip olduğunu vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Sena Özkan, kestanenin faydaları hakkında şunları söyledi:

“Kestane aslında ne meyve ne de kuruyemiştir. Kestane bol lifli ve karbonhidratlı bir tohumdur ve genellikle tohumların yağ içerikleri fazladır. Ancak bu noktada kestane, zinciri kırıp yağ yerine bol karbonhidrat barındırmasıyla diğer tohumlardan ayrılır. Aynı zamanda vitaminden zengin olan kestane B1, B2, B9 ve C vitaminlerini de içinde bol miktarda barındırır. Kestane demir, kalsiyum, magnezyum, manganez, fosfor, çinko ve potasyum gibi mineraller bakımından da zengin bir içeriğe sahiptir. Diş sağlığı, kemikler ve kan dolaşımı için oldukça yararlıdır. Kalp damar hastalıklarından koruyucu özelliğe sahiptir ve kolesterolü düşürür. Aynı zamanda flavanoidlerden de zengin olan kestane, iyi bir antioksidan olup bizi serbest radikallerin olumsuz etkilerinden koruyarak kansere karşı koruma sağlamaktadır.”

“Diyetteyseniz günde 5 adetten fazla tüketmeyin”

3 adet büyük boy kestanenin ortalama 1 dilim ekmeğe eşdeğer kaloriye sahip olduğunu söyleyen Dyt. Özkan, “Yani bir oturuşta 15 kestane yediğinizde kendinizi 5 dilim ekmek yemiş ve vücudunuza 350 kalori almış olarak düşünebilirsiniz. Bu yüzden kilo kontrolü sağlamak adına günde 5 adedi geçmemeye özen gösterilmelidir. Özellikle karbonhidrat türevi olan nişastayı bünyesinde fazlaca barındıran kestane, kan şekerini orta hızda yükselten yani orta glisemik indeksli gıdalar sınıfında yer alır. Bu nedenle tüketimine özellikle şeker hastaları özen göstermeli, kan şekeri ve insülin takiplerine göre ayarlanan özel bir diyette kontrollü tüketmeleri sağlanmalıdır.” diye konuştu.

Haşlama yapılabilir

En sağlıklı kestane pişirme yönteminin haşlama yöntemi olduğunu ifade eden Sena Özkan, kestaneyi nasıl pişirebileceğimiz hakkında şu bilgileri paylaştı:

“Kestane tavada, fırında, közde pişirilebileceği gibi haşlama olarak da pişirilebilir. Hatta en sağlıklı kestane pişirme yöntemi haşlama yöntemidir. Çünkü bu yöntemle bir yandan nem oranı artan kestanenin bir yandan kalori değeri düşmektedir. Ancak bu miktarlar aynı gramaj değerinde kestaneyi göz önüne aldığımızda geçerlidir. Haşlama yöntemi ile pişirildiği için fazla tüketebileceğimiz anlamına gelmemelidir.”

Tavada kestane tarifi

“İlk önce kestanelerimizi güzelce yıkıyoruz. Ardından şişkin kısımlarından artı (+) şeklinde çok derine girmeden bir bıçak yardımıyla çiziyoruz (Ama siz dışa doğru bombeli karın kısmından yanlamasına uzun bir şekilde de çizebilirsiniz, o da gayet iyi sonuç veriyor.) Çizdiğimiz kestaneleri 2 saat suda beklettikten sonra tavaya atıp başka bir şey ilave etmeden pişiriyoruz. Kabuk kısımları siyahlayana kadar tahta bir kaşıkla 2-3 dakikada bir karıştırıyoruz. Daha sonra ise tavanın kapağını kapatarak kısık ateşte bir süre daha pişirip ocaktan tamamen alıyoruz. Suda bekletecek kadar vaktiniz yoksa eğer yaklaşık olarak 1 kg kestane için üzerine 1 çay bardağına yakın su ekleyerek de pişirebilirsiniz. Tüketirken porsiyon kontrolüne dikkat etmeniz ve kan şekerini yükseltme hızını ayarlayabilmek adına 3-4 adet kestanenin yanında 1 çay bardağı kadar süt ya da yoğurt tüketmeniz yerinde bir tercih olacaktır.”

Esmer pirinçli kestane pilavı:

“Adından anlaşılacağı üzere tarifimizde iki glisemik indeksi yüksek besini bir arada tüketmemek adına beyaz pirinç yerine esmer pirinci kullanıyoruz. Pilavımızda kullanacağımız kestanelerimiz haşlanmış olacağından yukarıdaki tarifteki gibi güzelce yıkayıp kestikten sonra haşlamaya atıyoruz. Pilavın altına soğanını ve yağını ekledikten sonra pirinci, kestaneleri, damak tadınıza göre dilerseniz dolmalık fıstığınızı ya da kuş üzümünüzü belki biraz pekmezi ve parlaklığı açısından birkaç damlalık limonu ekleyerek karıştırıp kapağını kapatıyoruz. Kısık ateşte yaklaşık olarak 15-20 dakika pişiriyoruz. Bu karbonhidrat deposu haline getirdiğimiz pilavınızı porsiyon kontrolüne dikkat ederek yanında sevdiğiniz bir et yemeği ile birlikte tüketmeniz glisemik indeksini dengelemek adına sağlıklı bir tercih olacaktır.”