Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Asırlık Rabia Nine sağlıklı yaşamının sırrını anlattı

Çorum’un Mecitözü Bayındır köyünde yaşayan ve torunun torununu da gören 103 yaşındaki Rabia Özarslan uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmenin doğru beslenerek çok çalışmaktan geçtiğini söyledi.

Çorum’un Mecitözü Bayındır köyünde

5 çocuğu ve 33 torunu olan Çorum Mecitözü Bayındır köyünde yaşayan 1920 doğumlu Rabia Özarslan(103) eşini 1993 yılında kaybettikten sonra çocukları ve torunları ile birlikte yaşamını devam ettiriyor.

Kur’an-ı Kerimi 85 yaşında öğrendiğini namazını kılabildiğini ağrıları nedeniyle yürüme zorluğu çektiğini söyleyen özarslan, sağlıklı yaşamasının sırrını çalışmak ve doğal beslenmekten dolayı olduğunu söyledi.

Artık birçok yerinin ağrıdığını söyleyen Özarslan, “Gençliğim çok iyiydi. Gençlik gibisi var mı? Keşke her şey gençlik gibi olsa gençliğimi özlüyorum ebette, yine de her şeye çok şükür, Allah bu günlerimizi aratmasın. Hayatım boyunca hep az yemek yedim. Sofradan doyarak kalkmadım. Sarımsak, bal, limon yedim. Gençliğimde çok yoğurt yedim tabi ki süt de içtim. Yoğur ve süt içmeye devam ediyorum. Bana uzun yaşamamın ve sağlıklı olmamın sırrını soruyorlar. Onlara ‘Az yemek yiyin, çok hareket edin’ diyorum. Midemi hiçbir zaman tıka basa doldurmadım. Doğal her şeyi yerim. Bu yaşımda diyet nedir bilmem, ne yersem yiyeyim, kararında yerim” dedi.

Çocuklarına, torunlarına ve gençlere tavsiyelerde bulunan Rabia Nine, Ben çok çalışkandım çok çalışırdım. Her şey Allah’ın elinde o ne verirse ona sahip oluruz. Gençlerde benim gibi çalışsınlar ve kazansınlar kazandıklarını yesinler. Doğal ürünleri tüketmeye çalışsınlar. Torunlarının torunu gördüğü için mutlu olduğunu her zaman torunlarının yanında olmalarını istediğini söyledi.

Erzincan Adliyesinde çalışan torunu Ahmet Özarslan(29), “İlerlemiş yaşına rağmen kendi bahçesini yapar ürünlerini kendisi yetiştirirdi. Gelen çocuklarına, torunlarına hatta gelen misafirlere bile yetiştirdiği ve ürettiği ürünlerden ikram ederdi. Peynir, çökelek, pekmez ve pestil yapar, bunları tüketirdi. Sürekli ‘oğlum önce huzurlu olun, sonra doğal beslenin kafanıza her şeye takmayın’ derdi.”